28 Ocak 2018 Pazar

#okuduklarım34: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu/Stefan Zweig

   Zweig bu kitabında bir kadının ağzından yazdığı mektubu konu alıyor. Mektubun olduğu zarfta ne bir gönderici adı, ne de bir adres var. Kitabın beni şaşırtan tarafı; içeriğinden çok Stefan Zweig'in bir kadının hislerini, düşüncelerini bu kadar iyi ifade edebilmesi oldu. Bir erkek tarafından bir kadının hissiyatını anlamak ve bunu dile getirmek iyi bir yeteneği gerektirir, bu yeteneği de Zweig'de fazlasıyla görüyoruz.
   Okunulan sıradan bir mektuptan çok daha fazlası; bir kadının tek taraf olarak yaşadığı aşk ve teslimiyetiydi. Bunun tek taraflı olması belki önceleri sebepsizdi ama sonra kendince bir sebebe bağlandı. Bu ''sebep'' ten önce, karşı tarafın her şeyden haberi olmalıydı belki de. 

22 Ocak 2018 Pazartesi

Fanzin Okumalarım: Mahalle Fanzin (Sayı: Aralık 2017)

Mahalle-Aralık 2017
''Kadınlar insandır biz erkekler insanoğlu.'' diyen sevgili Neşet Ertaş'ın kapaklarında yer alması sebebiyle ilgimi çekti Mahalle fanzin. Hemen ardından almak istedim. Aslında fanzinin ne olduğu hakkında bir bilgim yoktu önceleri ama biraz araştırdıktan sonra ilk fanzin okumam Mahalle'ye nasip oldu. 

Peki fanzin nedir?

-Fanatik ve magazin kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, fotokopi aracılığıyla ya da el ile yazılıp çizilerek çoğaltılabilen, kâr amacı güdülmeyen yayınlardır.

-İçerisinde şiir, öykü, hikâye bulunduran edebiyat fanzinleri olduğu gibi herhangi bir konusu olmayan, karikatür, fotoğraf, her türlü yazı vb. bulundurabilen fanzinler de vardır.

-Fanzinler dergilerden farklı olarak daha amatör şekilde yazılır.

-Oluşturulan fanzinler tek sayfa olabileceği gibi birden fazla sayfadan da oluşabilir ve zımbalanıp, iğnelenerek kafe gibi belirli yerlerden temin edilir. 

21 Ocak 2018 Pazar

Okuma Etkinliği: 2018 Klasik Kitap Okuma Maratonu

Bu yıl içerisinde klasik kitap okumaları yapma kararı almışken böyle bir etkinliğin karşıma çıkması büyük bir şans oldu benim için, var olan okuma isteğime de katkısı olacak diye umuyorum. Diğer katılımcıların okuduğu ve okumak isteği kitaplar bana yol gösterecektir okuma yolculuğumda. 

Siz de eğer okumak isteyip bir türlü başlayamıyorsanız, sizin için de iyi bir başlangıç olabilir ve bizimle bu etkinlikte yer alabilirsiniz. Blog yazmıyor olsanız bile katılabilir, yorumlarınızı bu postun altında veya diğer kitapların yorumları altında paylaşabilirsiniz. Fikirleriniz benim için önemli, paylaşmanızı isterim. Etkinlik sahibi Okuyan Muggle'a öncülük etmesi adına teşekkür ediyorum, diğer katılımcıların okuma listelerine de buradaki linkten ulaşabilirsiniz.

Listemde şimdilik aşağıda belirttiğim kitaplar olacak. Bunların bir kısmını yıl içerinde belki okurum ya da okuyamam ama isteğim daha fazlasını okumak. 

17 Ocak 2018 Çarşamba

#okuduklarım33: Hayvan Çiftliği/George Orwell


hayvan çiftliği
George Orwell'ın okuduğum ilk romanı oldu Hayvan Çiftliği. Beklediğimin aksine dili gayet akıcı ve içine alan bir kitaptı. Hakkında yapılan yorumlar hep olumluydu ve adını çok duydum. Bu şekilde abartılarak ya da çok övülerek karşıma çıkan kitapları ''ya bende aynı etkiyi bırakmazsa'' diye tereddüt ederek okurum genelde. Daha önce bunun gazabına uğradığımdan olsa gerek.

Arka kapak yazısı kitap içeriği ile ilgili oldukça iyi bilgi veriyor ancak konusu ve içeriği hakkında kısaca bahsetmek gerekirse; bir çiftlikte bulunan hayvanların, çiftlik sahiplerinin yanı sıra diğer insanların da hayvanları kullanıp onlara ürettiklerinin ve çalıştıklarının karşılığını vermemeleri nedeniyle insanları düşman bellerler. Koca Reis lakaplı bir domuz  hayvanların ayaklanmasına öncülük eder ve kimisi bu ayaklanmanın sonucu görmeyecek olsa bile elinden geleni yapmaya, canla başla çalışmaya başlar. ''İki ayaklılar düşmanımız, dört ayaklılar ve kanatlılar dostumuzdur'' diyerek insanlara düşmanca tavır alırlar. Ayaklanmanın ardından bazı emirler ortaya çıkar, insan gibi giyinmemek, insan gibi yatakta yatmamak ve insan gibi içki içmemek bunların başında gelir. Bütün hayvanların eşit olduğu vurgulanır. 

Zamanla bu kurallarda bazı değişiklikler olur. Hayvanlar bunun farkında değildir. Kimisi de en iyisini ayaklanmaya önayak olan domuzların bileceğini düşünerek itiraz etmez, kabullenirler. Hayvanlara önderlik eden domuzlar her şeyin eskisinden çok daha iyi olduğunu, özgürlüklerinin önemini belirterek iyi düşünmelerini sağlarlar. Aslında durum hiç öyle değildir.

12 Ocak 2018 Cuma

Güneşi Uyandıralım

Günler, aylar, yıllar geçti ve bu kadar zaman sonra yine buradayım.
Çok değil bundan üç-dört sene kadar evvel ben bir Şeker Portakalıydım. Günün birinde acıyı, gerçek mutluluğu, güveni-güvensizliği, sadakati, arkadaşlığı, hakiki dostluğu ve birçok şeyi de beraberinde öğrendim. (Belki de öğrendiğimi sandım.)

Şimdiyse bir şeker portakalına ihtiyacım yok ama yüreğimde barındırdığım bir kurbağa var. Hayallerimin peşinden koşmak, hüzünlerimi geride bırakmak için yüreğimin şeklini almış bir kurbağa. Tasalanıp, üzülüp, ağlayıp içimde doğan güneşi söndürmenin manası yok artık. Vakit, güneşi uyandırma vakti. O halde Güneşi Uyandıralım!

güneş
''Tanrı'nın güneşi bu denli güzelse, sen bir de ötekini düşün.''
''Hangi öteki güneş, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek.''
''Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten.''
- Güneşi Uyandıralım/José Mauro De Vasconcelos

Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.