22 Mart 2018 Perşembe

Okuma Etkinliği: Bahar Okuma Şenliği 2018

*Oğuz Atay
Bir etkinliğin daha içinde bulunsam kötü olmaz diye düşündüm, bahar şenliğine de katılmak geldi içimden. Okuma yaparken hem bir etkinliğin içinde bulunmak güzel olacak hem de daha fazla okumam içinde itici bir güç olacaktır. 

Listem aşağıdaki gibi olacak, zaman içinde belki değişikliğe uğratabilirim. Hepsini okuyabilir miyim bilemesem de okumaya çalışacağım. Katılımcılara keyifli okumalar dilerim...

1.Kategori (10 puan): İsminde BAHAR mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların Bahar'da geçtiği bir kitap.

*Kuşlar Yasına Gider-Hasan Ali Toptaş

2.Kategori (10 puan): OTOBİYOGRAFİ veya BİYOGRAFİ türünde bir kitap.

*Frida-Barbara Mujica

3.Kategori (10 puan): İsminde ÇİÇEK kelimesi geçen yada kapağında ÇİÇEK olan bir kitap.

*Hasretinden Prangalar Eskittim-Ahmet Arif

4.Kategori (10 puan): Kitabın isminde bir HAYVAN adı geçen bir kitap.

*Alemdağ'da Var Bir Yılan-Sait Faik Abasıyanık

5.Kategori (10 puan): BEYAZPERDE ye aktarılmış bir kitap filmi de izlenecek.



6.Kategori (10 puan): En az İKİ yazar tarafından yazılmış bir kitap.



7.Kategori (10 puan): Kitabın isminde -LER- LAR  eki almış bir kelime geçen bir kitap.

*Denemeler-Montaigne

8.Kategori (10 puan): Adında Kadın kelimesi geçen veya KADIN'a dair bir kitap.



9.Kategori (10 puan): Adında Çocuk kelimesi geçen veya ÇOCUK'lara dair bir kitap.

*Çocukluğun Soğuk Geceleri-Tezer Özlü

10.Kategori (10 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ile ilgili bir kitap.

*Büyük Kardeşim Atatürk-Makbule Atadan

11.Kategori (her kitap 10 puan, ekstra 20 puan): Türk yada Dünya KLASİK lerinden iki kitap.

*Hacı Murat-Tolstoy
*Usta ile Margarita-Mihail Bulgakov

12.Kategori (her kitap 10 puan, ekstra 20 puan): İŞ BANKASI yayınlarından herhangi iki kitap.

*Dava-Franz Kafka
*Amok Koşucusu-Stefan Zweig

13.Kategori (her kitap 10 puan, ekstra 20 puan): Adı AYNI yazarları farklı olan iki kitap. (kelime türemiş yada çekim eki almış olabilir)



14.Kategori (her kitap 10 puan, ekstra 20 puan): Kapağındaki baskın rengin PEMBE olduğu iki kitap.




15.Kategori(her kitap 10 puan, ekstra 20 puan): Kapağındaki baskın rengin YEŞİL olduğu iki kitap.



16.Kategori (her kitap 10 puan, ekstra 40 puan): Şimdiye kadar HİÇ kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap.  [Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı]

*Gölgesizler-Hasan Ali Toptaş
*Nefes Nefese-Ayşe Kulin
*Cesur Yeni Dünya-Aldous Huxley
*Swastika Geceleri-Katharine Burdekin

17.Kategori (her kitap 10 puan, ekstra 40 puan): Dört kitaptan oluşan bir seri yada bir serinin dört kitabı.

*İnce Memed Serisi (4 Kitaplık)-Yaşar Kemal

-Etkinliğe Nilgün Komar'dan ulaşabilirsiniz.

14 Mart 2018 Çarşamba

#okuduklarım39: Demir Ökçe/Jack London

Demir Ökçe
Kitabın adını da aldığı ''Demir Ökçe'' oligarşi kelimesini temsil ediyor. Oligarşi: siyasi gücün, birkaç kişinin bir grubun ya da bir sınıfın elinde bulunduğu yönetimdir. Olumsuz bir anlam taşımakta olup, sosyal ve siyasi hakların sınırlandırıldığı, kamu gücünün belli bir azınlık lehine adaletsizce kullanıldığı idarelerdir.

Aynı zamanda eser distopya olarak geçmekte. Distopyanın anlamına bakacak olursak; ütopyanın zıttı olarak düşünülebilir. Ütopya iyi bir dünyadan söz ederken, distopya kötü bir dünyadan söz eder. Her şeyin kötüye gittiği, insanların hak etmediği muamelelere maruz kalarak yaşadığı, karamsarlık üzerine kurgulanan yapıyı anlatır. İnsanlar bu durumun farkında değildirler ya da farkında olup bir şeyler yapmaya çalışsalar da sistem tarafından etkisiz hale getirilirler.

3 Mart 2018 Cumartesi

Fanzin Okumalarım: Merdümgiriz Fanzin (Sayı: Şubat 2018)

''Yalnız gelir, yalnız gideriz. Çoğumuz yalnız, korkulu ve yarım yaşarız.''

-Charles Bukowski


Yeni keşfettiğim fanzin hakkında konuşmak istiyorum sizinle. Bir aydır yana yakıla ''fanzin almalıyım, nereden alacağım, nereden bulacağım'' derken geçtiğimiz günlerde Kadıköy'e gitme fırsatı buldum. Tabii Kadıköy'de hangi kafeler de fanzin bulabileceğim konusunda da bir fikrim yoktu. Sorduğum birkaç kafeden elim kolum boş ve hayal kırıklığıyla çıktım. Neyse ki Akademi Kitabevi'nde buldum aradığımı... Aklımda Merdümgiriz yoktu ama alıp okuyayım dedim... 

2 Mart 2018 Cuma

#okuduklarım38: Genç Werther'in Acıları/Goethe

Genç Werther'in Acıları
'Ne kadar doğru ifade etmiş, bak şuradaki bakış açısı oldukça farklı' diye diye okurken kitabın yarısı kadarının altını çizdim sanırım. Zaten dört-beş saat içerisinde de bitirdim. İnce olduğu gibi sizi içine alan ve hemen okuyup bitireyim diyebileceğiniz bir kitap. Ayrıca hemen okuyup bitirince de bir köşe fırlatıp atacabileceğiniz türden değil; dönüp dönüp bakacak, altını çizdiğiniz cümlelerin arasında yeniden kendinizi bulabileceksiniz.

İlk kez Goethe'ye ait bir kitap okudum aynı zamanda yazarın ilk romanı. Kitabı okurken konu olarak az çok Bilinmeyen Bir Kadının Mektupları'na benzettim. Ben, Bilinmeyen Bir Kadının Mektupları kitabını pek iyi bulmamıştım ama Genç Werther'in Acıları kitabı, diğerinin aksine oldukça iyiydi. Karakter olarak Werther'i düşünceleri bakımından büyüleyici buldum. Naifliği, insanlara ya da doğaya yaklaşımı, melankolik tavrı beni etkiledi. Yani karakteri severek okudum. Kendimle ilgili şöyle bir şeyinde farkına varmış oluyorum ki; kitaplarda erkek karakterlerle daha iyi anlaşabiliyorum. Tabii bunu genellememek lazım, yazarın ifade gücüne göre ve karakterin tavrına göre de değişebiliyor. 

21 Şubat 2018 Çarşamba

#okuduklarım37: Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları/Ransom Riggs

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları
Tuhaf olmasına tuhaf, heyecan verici olmasına heyecan vericiydi ancak kitaba başladıktan sonra bu heyecanı yakalayıncaya kadar epey sıkıldığımı söyleyebilirim. Başlangıcı itibariyle insanı sarıp sarmalayan, merakı arttıran bir kitap olmasını dilerdim ve öyle olacağını umuyordum. Bu merakıysa kitabın ortalarına doğru ancak yakalayabildim. Konusu itibariyle ve çok okunan listelerinde olması sebebiyle beklentim fazlaydı tabii; ve yine abartılarak yapılan yorumların galeyanına geldim sanırım.

*İçeriğinden önce; Harry Potter ile bir kıyaslama yapmak gerekirse, Harry Potter'ı bu kitabın çok ve çok üstünde tutmak gerekir. Hatta bence kıyaslamayalım bile... Harry Potter fantastik türü içerisinde oldukça başarılı bir kitap...


Baş karakter Jacob, büyükbabasının anlattığı hikayelerle büyümüştür ancak bu hikayelerin gerçekliğine inanmaz, uydurma olduğu kanısına varır. Yine de büyükbabasına bağlılığı, büyükbabasının bu hikayelere nasıl olupta inandığı konusunda onu hep düşündürür. Hikayelerin yanında büyükbabasının ona gösterdiği fotoğraflarında olması, hikayelerin gerçek olabilecekleri konusunda onu şüpheye düşürür. Bu gerçekliğin peşine düşer...

10 Şubat 2018 Cumartesi

Beşiktaş Sahaf Festivali*

Beşiktaş Sahaf Festivali
Son anda aklıma gelen ve hemen ardından arkadaşıma hadi buraya da bir gidelim dediğim, bu sene ilki gerçekleşen Beşiktaş Sahaf Festivali'ndeydim bugün. Kimisinin şu zamanda baskısı olmadığı nadide eserleri incelerken, bir yandan eski yıllara ait plakların çalıp size eşlik ettiği hoş bir ortamda vakit geçiriyorsunuz. Şimdilerde baskısı olmayan kitaplar olduğu gibi güncel kitaplara da ulaşmak mümkün. Aynı zamanda eski plaklar, kasetler, fotoğraflar, dergiler de ilgilisi için stantlarda yerini almış durumda. 
Ancak dediğim gibi son ana kaldı ve bu yazıyı yarına bırakmadan paylaşmak istedim. Çünkü festival 3 Şubat'ta başladı ve 11 Şubat'ta sona erecek. Beşiktaş Deniz Müzesi fuaye salonunda 10:00-20:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir. İlki düzenlendiği için ücretsizdi aynı zamanda. İstanbul içerisindeyseniz hala bu ortamda bulunma şansınız var. Kitap, dergi, plak, kaset herhangi birini almayacak olsanız bile oranın havasını alıyor olmak bile size iyi gelecektir. 

Sizin gibi düşünen, sizi anlayan insanların arasında olmak mutluluk veriyor. Kitapları incelerken müdahale edeniniz yok, en sevdiğim nokta burasıydı. Dilediğiniz gibi inceliyor, bakıyor, seçiyorsunuz. Bir kitapçıda ise böyle bir ortam yakalamak bazen çok zor oluyor. ''Nasıl bir kitap bakmıştınız?'' ''Ne tür bir şey arıyorsunuz?'' gibi sorularla, olan kitap alma istediğiniz de kaçabiliyor. Fuaye alanında iki saat kadar bir süreyi kitapları incelemekle geçirmiş olsam da, daha fazla vaktim olsa hayır demezdim. 

7 Şubat 2018 Çarşamba

#okuduklarım36: Hitler'e Sordunuz Mu?/Atakan Büyükdağ

Hitler'e Sordunuz Mu?
Benim için tarih sadece lise ve ondan önceki eğitimlerimden öteye gidememiş, altı boş doldurulması ve gereken önemli bir konuydu aslında. Bu Hitler'e Sordunuz Mu? kitabıyla biraz da olsa mümkün oldu. Hitler'i milyonlarca Yahudi'nin ölümüne neden olan bir diktatör olarak duymuş ancak onunla ilgili ayrıntılı bilgiye sahip değildim. Yazar Hitler'den başlayarak ikinci dünya savaşını ve bundan biraz öncesini ele alıyor aynı zamanda bunu sıkmadan ve tüm dünya ülkelerine ayrıntılı şekilde değinerek yapıyor. Yazarın geniş bir bilgi birikimi olmalı ki böyle başarılı bir kitap çıkmış ortaya.

Hitler'in doğumundan itibaren, sanata olan ilgisi ve yeteneğinin peşinde koştururken, baskın gelen milliyetçilik duygusuyla kendini birtakım siyasi işlerin ortasında buluyor. Bu çocukluğundan beri süregelen liderlik özelliğinin ve dediğim dedik biri olmasının etkisi mutlaka. 

1 Şubat 2018 Perşembe

#okuduklarım35: Germinal/Emile Zola

Germinal gerek kitap konusu ve akıcılığı gerekse merak uyandırması anlamında benim için çok iyi bir kitaptı. Hele ki baş karakter Etienne kendimden bir şeyler bulunduğum ve sevdiğim bir karakter oldu aynı zamanda unutamayacağım bir karakter olacak. İstediğinde yapamayacağı şey yok Etienne'in ancak bilgisizliği bunun önüne geçiyor. Bu yüzden kitaplara başvuruyor, araştırıyor, öğreniyor ve bunu deneyimlemeye çalışıyor. Tüm çabası ve gayreti zor koşullar altında çalışan emekçilerin refahı ve mutluluğu içindi. Kendisi adına ve emekçiler adına -bazı kötü durumlar yaşanmış olsa da- başardığı çok şey vardı.

Fransa da yaşayan maden işçilerinin yaşantısını, madende yaşadıkları zorlukları ve bu yaşantıya daha fazla katlanmak istememeleri nedeniyle ortaya çıkan başkaldırıyı konu ediniyor Germinal. Yazarın anlatı tarzı beni hiç sıkmadı, kitap bir hafta kadar elimde olmuş olsa da hep merak ederek okudum. Sonunu iple çektim ama bitsin de istemedim bir yandan. Devamı gelse hala sıkılmadan okuyabilirim.

28 Ocak 2018 Pazar

#okuduklarım34: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu/Stefan Zweig

   Zweig bu kitabında bir kadının ağzından yazdığı mektubu konu alıyor. Mektubun olduğu zarfta ne bir gönderici adı, ne de bir adres var. Kitabın beni şaşırtan tarafı; içeriğinden çok Stefan Zweig'in bir kadının hislerini, düşüncelerini bu kadar iyi ifade edebilmesi oldu. Bir erkek tarafından bir kadının hissiyatını anlamak ve bunu dile getirmek iyi bir yeteneği gerektirir, bu yeteneği de Zweig'de fazlasıyla görüyoruz.
   Okunulan sıradan bir mektuptan çok daha fazlası; bir kadının tek taraf olarak yaşadığı aşk ve teslimiyetiydi. Bunun tek taraflı olması belki önceleri sebepsizdi ama sonra kendince bir sebebe bağlandı. Bu ''sebep'' ten önce, karşı tarafın her şeyden haberi olmalıydı belki de. 

22 Ocak 2018 Pazartesi

Fanzin Okumalarım: Mahalle Fanzin (Sayı: Aralık 2017)

Mahalle-Aralık 2017
''Kadınlar insandır biz erkekler insanoğlu.'' diyen sevgili Neşet Ertaş'ın kapaklarında yer alması sebebiyle ilgimi çekti Mahalle fanzin. Hemen ardından almak istedim. Aslında fanzinin ne olduğu hakkında bir bilgim yoktu önceleri ama biraz araştırdıktan sonra ilk fanzin okumam Mahalle'ye nasip oldu. 

Peki fanzin nedir?

-Fanatik ve magazin kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, fotokopi aracılığıyla ya da el ile yazılıp çizilerek çoğaltılabilen, kâr amacı güdülmeyen yayınlardır.

-İçerisinde şiir, öykü, hikâye bulunduran edebiyat fanzinleri olduğu gibi herhangi bir konusu olmayan, karikatür, fotoğraf, her türlü yazı vb. bulundurabilen fanzinler de vardır.

-Fanzinler dergilerden farklı olarak daha amatör şekilde yazılır.

-Oluşturulan fanzinler tek sayfa olabileceği gibi birden fazla sayfadan da oluşabilir ve zımbalanıp, iğnelenerek kafe gibi belirli yerlerden temin edilir. 

21 Ocak 2018 Pazar

Okuma Etkinliği: 2018 Klasik Kitap Okuma Maratonu

Bu yıl içerisinde klasik kitap okumaları yapma kararı almışken böyle bir etkinliğin karşıma çıkması büyük bir şans oldu benim için, var olan okuma isteğime de katkısı olacak diye umuyorum. Diğer katılımcıların okuduğu ve okumak isteği kitaplar bana yol gösterecektir okuma yolculuğumda. 

Siz de eğer okumak isteyip bir türlü başlayamıyorsanız, sizin için de iyi bir başlangıç olabilir ve bizimle bu etkinlikte yer alabilirsiniz. Blog yazmıyor olsanız bile katılabilir, yorumlarınızı bu postun altında veya diğer kitapların yorumları altında paylaşabilirsiniz. Fikirleriniz benim için önemli, paylaşmanızı isterim. Etkinlik sahibi Okuyan Muggle'a öncülük etmesi adına teşekkür ediyorum, diğer katılımcıların okuma listelerine de buradaki linkten ulaşabilirsiniz.

Listemde şimdilik aşağıda belirttiğim kitaplar olacak. Bunların bir kısmını yıl içerinde belki okurum ya da okuyamam ama isteğim daha fazlasını okumak. 

17 Ocak 2018 Çarşamba

#okuduklarım33: Hayvan Çiftliği/George Orwell


hayvan çiftliği
George Orwell'ın okuduğum ilk romanı oldu Hayvan Çiftliği. Beklediğimin aksine dili gayet akıcı ve içine alan bir kitaptı. Hakkında yapılan yorumlar hep olumluydu ve adını çok duydum. Bu şekilde abartılarak ya da çok övülerek karşıma çıkan kitapları ''ya bende aynı etkiyi bırakmazsa'' diye tereddüt ederek okurum genelde. Daha önce bunun gazabına uğradığımdan olsa gerek.

Arka kapak yazısı kitap içeriği ile ilgili oldukça iyi bilgi veriyor ancak konusu ve içeriği hakkında kısaca bahsetmek gerekirse; bir çiftlikte bulunan hayvanların, çiftlik sahiplerinin yanı sıra diğer insanların da hayvanları kullanıp onlara ürettiklerinin ve çalıştıklarının karşılığını vermemeleri nedeniyle insanları düşman bellerler. Koca Reis lakaplı bir domuz  hayvanların ayaklanmasına öncülük eder ve kimisi bu ayaklanmanın sonucu görmeyecek olsa bile elinden geleni yapmaya, canla başla çalışmaya başlar. ''İki ayaklılar düşmanımız, dört ayaklılar ve kanatlılar dostumuzdur'' diyerek insanlara düşmanca tavır alırlar. Ayaklanmanın ardından bazı emirler ortaya çıkar, insan gibi giyinmemek, insan gibi yatakta yatmamak ve insan gibi içki içmemek bunların başında gelir. Bütün hayvanların eşit olduğu vurgulanır. 

Zamanla bu kurallarda bazı değişiklikler olur. Hayvanlar bunun farkında değildir. Kimisi de en iyisini ayaklanmaya önayak olan domuzların bileceğini düşünerek itiraz etmez, kabullenirler. Hayvanlara önderlik eden domuzlar her şeyin eskisinden çok daha iyi olduğunu, özgürlüklerinin önemini belirterek iyi düşünmelerini sağlarlar. Aslında durum hiç öyle değildir.

12 Ocak 2018 Cuma

Güneşi Uyandıralım

Günler, aylar, yıllar geçti ve bu kadar zaman sonra yine buradayım.
Çok değil bundan üç-dört sene kadar evvel ben bir Şeker Portakalıydım. Günün birinde acıyı, gerçek mutluluğu, güveni-güvensizliği, sadakati, arkadaşlığı, hakiki dostluğu ve birçok şeyi de beraberinde öğrendim. (Belki de öğrendiğimi sandım.)

Şimdiyse bir şeker portakalına ihtiyacım yok ama yüreğimde barındırdığım bir kurbağa var. Hayallerimin peşinden koşmak, hüzünlerimi geride bırakmak için yüreğimin şeklini almış bir kurbağa. Tasalanıp, üzülüp, ağlayıp içimde doğan güneşi söndürmenin manası yok artık. Vakit, güneşi uyandırma vakti. O halde Güneşi Uyandıralım!

güneş
''Tanrı'nın güneşi bu denli güzelse, sen bir de ötekini düşün.''
''Hangi öteki güneş, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek.''
''Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten.''
- Güneşi Uyandıralım/José Mauro De Vasconcelos

Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.