21 Şubat 2018 Çarşamba

#okuduklarım37: Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları/Ransom Riggs

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları
Tuhaf olmasına tuhaf, heyecan verici olmasına heyecan vericiydi ancak kitaba başladıktan sonra bu heyecanı yakalayıncaya kadar epey sıkıldığımı söyleyebilirim. Başlangıcı itibariyle insanı sarıp sarmalayan, merakı arttıran bir kitap olmasını dilerdim ve öyle olacağını umuyordum. Bu merakıysa kitabın ortalarına doğru ancak yakalayabildim. Konusu itibariyle ve çok okunan listelerinde olması sebebiyle beklentim fazlaydı tabii; ve yine abartılarak yapılan yorumların galeyanına geldim sanırım.

*İçeriğinden önce; Harry Potter ile bir kıyaslama yapmak gerekirse, Harry Potter'ı bu kitabın çok ve çok üstünde tutmak gerekir. Hatta bence kıyaslamayalım bile... Harry Potter fantastik türü içerisinde oldukça başarılı bir kitap...


Baş karakter Jacob, büyükbabasının anlattığı hikayelerle büyümüştür ancak bu hikayelerin gerçekliğine inanmaz, uydurma olduğu kanısına varır. Yine de büyükbabasına bağlılığı, büyükbabasının bu hikayelere nasıl olupta inandığı konusunda onu hep düşündürür. Hikayelerin yanında büyükbabasının ona gösterdiği fotoğraflarında olması, hikayelerin gerçek olabilecekleri konusunda onu şüpheye düşürür. Bu gerçekliğin peşine düşer...

10 Şubat 2018 Cumartesi

Beşiktaş Sahaf Festivali*

Beşiktaş Sahaf Festivali
Son anda aklıma gelen ve hemen ardından arkadaşıma hadi buraya da bir gidelim dediğim, bu sene ilki gerçekleşen Beşiktaş Sahaf Festivali'ndeydim bugün. Kimisinin şu zamanda baskısı olmadığı nadide eserleri incelerken, bir yandan eski yıllara ait plakların çalıp size eşlik ettiği hoş bir ortamda vakit geçiriyorsunuz. Şimdilerde baskısı olmayan kitaplar olduğu gibi güncel kitaplara da ulaşmak mümkün. Aynı zamanda eski plaklar, kasetler, fotoğraflar, dergiler de ilgilisi için stantlarda yerini almış durumda. 
Ancak dediğim gibi son ana kaldı ve bu yazıyı yarına bırakmadan paylaşmak istedim. Çünkü festival 3 Şubat'ta başladı ve 11 Şubat'ta sona erecek. Beşiktaş Deniz Müzesi fuaye salonunda 10:00-20:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir. İlki düzenlendiği için ücretsizdi aynı zamanda. İstanbul içerisindeyseniz hala bu ortamda bulunma şansınız var. Kitap, dergi, plak, kaset herhangi birini almayacak olsanız bile oranın havasını alıyor olmak bile size iyi gelecektir. 

Sizin gibi düşünen, sizi anlayan insanların arasında olmak mutluluk veriyor. Kitapları incelerken müdahale edeniniz yok, en sevdiğim nokta burasıydı. Dilediğiniz gibi inceliyor, bakıyor, seçiyorsunuz. Bir kitapçıda ise böyle bir ortam yakalamak bazen çok zor oluyor. ''Nasıl bir kitap bakmıştınız?'' ''Ne tür bir şey arıyorsunuz?'' gibi sorularla, olan kitap alma istediğiniz de kaçabiliyor. Fuaye alanında iki saat kadar bir süreyi kitapları incelemekle geçirmiş olsam da, daha fazla vaktim olsa hayır demezdim. 

7 Şubat 2018 Çarşamba

#okuduklarım36: Hitler'e Sordunuz Mu?/Atakan Büyükdağ

Hitler'e Sordunuz Mu?
Benim için tarih sadece lise ve ondan önceki eğitimlerimden öteye gidememiş, altı boş doldurulması ve gereken önemli bir konuydu aslında. Bu Hitler'e Sordunuz Mu? kitabıyla biraz da olsa mümkün oldu. Hitler'i milyonlarca Yahudi'nin ölümüne neden olan bir diktatör olarak duymuş ancak onunla ilgili ayrıntılı bilgiye sahip değildim. Yazar Hitler'den başlayarak ikinci dünya savaşını ve bundan biraz öncesini ele alıyor aynı zamanda bunu sıkmadan ve tüm dünya ülkelerine ayrıntılı şekilde değinerek yapıyor. Yazarın geniş bir bilgi birikimi olmalı ki böyle başarılı bir kitap çıkmış ortaya.

Hitler'in doğumundan itibaren, sanata olan ilgisi ve yeteneğinin peşinde koştururken, baskın gelen milliyetçilik duygusuyla kendini birtakım siyasi işlerin ortasında buluyor. Bu çocukluğundan beri süregelen liderlik özelliğinin ve dediğim dedik biri olmasının etkisi mutlaka. 

1 Şubat 2018 Perşembe

#okuduklarım35: Germinal/Emile Zola

Germinal gerek kitap konusu ve akıcılığı gerekse merak uyandırması anlamında benim için çok iyi bir kitaptı. Hele ki baş karakter Etienne kendimden bir şeyler bulunduğum ve sevdiğim bir karakter oldu aynı zamanda unutamayacağım bir karakter olacak. İstediğinde yapamayacağı şey yok Etienne'in ancak bilgisizliği bunun önüne geçiyor. Bu yüzden kitaplara başvuruyor, araştırıyor, öğreniyor ve bunu deneyimlemeye çalışıyor. Tüm çabası ve gayreti zor koşullar altında çalışan emekçilerin refahı ve mutluluğu içindi. Kendisi adına ve emekçiler adına -bazı kötü durumlar yaşanmış olsa da- başardığı çok şey vardı.

Fransa da yaşayan maden işçilerinin yaşantısını, madende yaşadıkları zorlukları ve bu yaşantıya daha fazla katlanmak istememeleri nedeniyle ortaya çıkan başkaldırıyı konu ediniyor Germinal. Yazarın anlatı tarzı beni hiç sıkmadı, kitap bir hafta kadar elimde olmuş olsa da hep merak ederek okudum. Sonunu iple çektim ama bitsin de istemedim bir yandan. Devamı gelse hala sıkılmadan okuyabilirim.