20 Ekim 2014 Pazartesi

#okuduklarım17: Kukla/Ahmet Ümit

Merhaba... Keyifleriniz nasıl? Umarım iyisinizdir. Ben çok iyiyim :) Güz Okuma Şenliğinin ilk kitabını okuyup geride bıraktım. İkincisine de bugün başlıyorum inşallah...

İlk kez Ahmet Ümit'ten bir kitap okudum. Hayran kaldığım doğrudur... Başlangıçta kitabı sevememiştim bir türlü. Sevmememin en büyük nedeni argo sözcükler kullanılmasıydı. Gerçekten kitabı bırakmayı bile göze almıştım fakat dayanamadım, yine okudum.

Kitabın kurgusu mükemmeldi. Hiç düşünmediğim biri, düğümler çözümlendiğinde hiç beklemediğin biri olup çıkınca, afallıyor insan. Son bölümlerinde o kadar heyecanlandım ki; ben bile şaştım kendime. Her duyguyu iliklerime kadar yaşadım, hissettim okurken. Etkisinden hala çıkmış değilim. Uzun sürede çıkamayacağım galiba :)

Şu bir gerçek Ahmet Ümit'te artık favori yazarlarımdan biri. Kesinlikle diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum. Baştan çok kalın olmaları sebebiyle alıp okumakta tereddüt etmiştim kitaplarını. Fakat şimdi hiçte öyle düşünmüyorum...

Daha şimdiden Güz Okuma Şenliği sayesinde çok iyi bir yazarla tanıştım. Bu böyle sürer inşallah...
Ve şimdi sizinle paylaşmak istediğim ve en çok beğendiğim şey kitabın arka kapağında da yazan şu yazı oldu;

''Yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir... Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri, hastalığıyla saldırır üzerimize. Ama biz de öyle kolay kolay pes etmeyiz. Kaybettiklerimizin yerine anında başka bir şey koyarız. Hem cennetimizi yitirsek de o kutsal yerin sahibi olan annemiz bizimledir, üstelik yanında bir de baba verilmiştir emrimize. Dışarıdaki dünyaya alışmaya başlayınca, kaybettiğimiz cenneti hemen unutuveririz. Ancak büyüdükçe, bize gösterilen ilgi günden güne azalır. Azalan ilgi dünyanın bizden ibaret olmadığını gösteren bir uyarıdır aslında. Ama bu uyarıyı görmezden geliriz. Düşler kurar, hayaller uydurur, kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyarak dünyayı kendimiz sanmayı, bu güzel yalana kanmayı sürdürürüz." 

Daha ne söyleyeyim ki. Eğer aklınızda varsa Ahmet Ümit'in kitabını okumak, hiç zaman kaybetmeyin diyorum... Kendinize iyi bakın.

Sevgiler!

19 Ekim 2014 Pazar

HerPazarBirYazar #15: Suzanne Collins


Suzanne Collins, 10 Ağustos 1962 yılında Hartford, Connecticut'de doğdu.
Vietnam Savaşı'nda Hava Kuvvetlerinde görev yapmış bir subayın kızıdır. Bir askerin kızı olarak kendisi ve ailesi sürekli olarak taşınmışlardır. Çocukluğu Amerika'nın doğusunda geçmiştir.

Alabama Güzel Sanatlar Fakültesine, Tiyatro Sanatları uzmanı olduğu liseye katıldı. Indiana Üniversitesinden Drama ve İletişim dallarında çift anadal yaparak mezun oldu.
Suzanne Collins Newton, Connecticut'de kocası, iki çocuğu ve 2 kedisiyle beraber yaşamaktadır.

ESERLERİ:

Yer Altı Günlükleri Serisi
1.Gregor ve Gri Kehanet
2.Gregor ve Felaket Kehaneti
3.Gregor ve Kan Kehaneti
4.Gregor ve Sır Kehaneti
5.Gregor ve Zaman Kehaneti

Açlık Oyunları Serisi
1.Açlık Oyunları
2.Ateşi Yakalamak
3.Alaycı Kuş

Diğer Kitapları
Fire proof:Shelby Wood
When Charlie Mcbutton lost power


BAYAN'IN DÜŞÜNCELERİ:
Suzannes Collins'le tanışmam Açlık Oyunları ile olmuştu. Çok kısa sürede ve heyecanla okumuştum bu kitabını. Yalnız seriyi tamamlamak nasip olmadı... 
Bir ara Yer Altı Günlükleri serisini almayı düşünmüştüm, yapılan yorumlara bakıp vazgeçmiştim. Fakat hala aklımda bu seri. Okuduysanız eğer sizce nasıl kitaplar? Tavsiye eder misiniz? 
Suzanne Collins'in kalemini seviyorum. Açlık Oyunları serisini de tamamlamayı düşünüyorum. Okuyabilirsem yorumlarımı da paylaşırım yine. :)

Şimdilik hoşçakalın.
Sevgiler!

16 Ekim 2014 Perşembe

#okuduklarım16: Martin Eden/Jack London

Merhaba!
İlk olarak şuna değinmek istiyorum. Kitabı elime almadan önce, okuyanlarda gördüğüm kadarıyla, acaba kitabın ismi mi Martin Eden, yoksa yazarının ismi mi diye düşünmedim değil... Neyse ki kitabı elime alınca geçti bu merakım. Meğer kitabın ismi Martin Eden imiş :) Buradan anlamış olacağınızı sanıyorum ki ilk kez Jack London'ın, bir kitabı okumuş bulunuyorum.

Kitapta -arka kapakta da yazdığı gibi- bir gemi işçisinin yazar olma çabası, tutkulu, aşık, kalıplaşmış düşüncelere karşı duran, sorgulayan, inanan ve idealleri uğruna, çıkarına olmasa da düşündüklerini cesurca ifade eden gemi işçisi Martin Eden anlatılır.

Aslına bakarsak sevdim Martin Eden'ı.  En çokta düşüncelerini dürüstçe ifade edebiliyor olması beni etkiledi. Aynı zamanda bu kitap, yazarın hayatından izler taşıyan otobiyografimsi bir kitap. Tabii ki böyle olunca, okuyucuda etkisi daha bir farklı oluyor. Gayet akıcı, güzel ve okumaya değer bir kitap. Bence okumalı ve okutmalısınız... 



Martin Eden ve sonu için Jack London'un söyledikleri;
   "Martin Eden için neden biraz üzülmeyeyim? Martin Eden bendim. Martin Eden bir bireyci idi, bense bir Sosyalist. İşte bu nedenden ben yaşamaya devam ediyorum ve işte bu nedenden Martin Eden öldü. ... Bu kitap bireyciliğe bir saldırıdır. Martin Eden, başkalarının ihtiyaçlarının farkına varmayan aşırı bir bireycidir. Hayalleri kaybolduğunda, uğrunda yaşayacağı hiçbir şey kalmaz."

Martin Eden için daha ne söylemeli ki... Sadece okuyun, seveceksiniz. Bir daha ki postta görüşünceye dek kendinize iyi bakın :)
Sevgiler!

12 Ekim 2014 Pazar

HerPazarBirYazar #14: Cemal Süreya


      Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya, 1931 yılında Erzincan'da doğdu. Babası Hüseyin Seber, annesi ise Gülbeyaz Seber'dir. 6 yaşında ailesiyle beraber Erzincan'dan ayrılarak Bilecik'e yerleşti. İlkokula, Bilecik'te başladı ve İstanbul'da devam etti.
Lise öğrenimini Haydarpaşa Lisesi'nde yaptı. Yükseköğrenimini ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı.

      Üniversiteden mezun olduktan sonra Maliye Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Orta Doğu İktisat Bankası ve Türk Dil Kurumu'nda çalıştı.

      Annesini küçük yaşta kaybeden Cemal Süreya, edebiyata yönelişi ile ilgili şunları söyler: "Belki beni edebiyata götüren bir sürü neden vardır. Ama bir keskin neden ararsam bunu annemde bulduğumu söyleyebilirim."

     

     Cemal Süreya'nın okuma tutkusu çocukluğunda başlamıştı. O günleri şöyle anlatıyor: "Bizim çocukluğumuzda her kitabı bulamazdık. Bunun için elime ne geldiyse okudum. Hatta sokakta kese kağıdı ve gazete bulurduk, içinde roman varsa okurduk."

     Dostoyevski'nin yazarlık kariyerinde önemli bir etkisi oldu: "Benim edebiyatla ilgili olarak ikinci bir doğum tarihim var: 1943. Dostoveyski'yi okudum ve ondan sonra hiç huzur kalmadı bende."

Cemal Süreya, şiir ve yazılarını çeşitli dergilerde ve gazetelerde yayınladı. 1990 yılında vefat etti.



ESERLERİ:

Şiir: Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Güz Bitiği, Sıcak Nal, Sevda Sözleri
Mektup: Onüç Günün Mektupları, Çocuk Kitabı, Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi
Deneme/Eleştiri: Şapkam Dolu Çiçekle, Günübirlik, 99 Yüz, Uzat Saçlarını Frigya, Papirüsten Başyazılar