27 Temmuz 2014 Pazar

HerPazarBirYazar #4: Minâ Urgan




 1 Mayıs 1915 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ndeki öğreniminden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi bölümünü bitirdi. Aynı fakültenin İngiliz Filolojisi bölümünde doktorasını da yapan Urgan, ''Elizabeth Devri Tiyatrosunda Soytarılar'' isimli çalışmasıyla 1949'da doçent unvanını aldı. 1960  yılında ise profesör olarak öğretim üyeliği görevine devam eden yazar, 1977'de İstanbul Üniversitesi'nden emekli oldu.





Mina Urgan'ın tiyatrocu Cahit Irgat ile olan evliliğinden Mustafa  ve Zeynep Irgat adında iki çocuğu oldu. Ancak Urgan daha sonra boşandı.

18 Nisan 1999 tarihli milletvekilliği seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden milletvekili adayı olan yazar, 1993 yılında Altın Kitap, 1996 yılında da Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü'nün sahibi oldu.
Türk edebiyatı'nın bu büyük değeri 15 Haziran 2000 yılında, ardında birçok önemli çalışma ve kitap bırakarak hayata gözlerini yumdu.

Minâ Urgan, İngiliz edebiyatı'nın en önemli eserlerini Türk literatürüne kazandırmıştır. Thomas Malory, Henry Fielding, Balzac, Aldous Huxley, Graham Greene, William Golding, John Galsworthy ve Shakespeare'in eserlerini çevirmenin yanı sıra yazdığı Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri isimlerindeki iki kitabıyla da okuyucudan büyük ilgi görmüştür.

Cumhuriyet tarihini yaşamış, Cumhuriyet aydınlarıyla birlikte olmuş, medeniyetin gerektirdiği her türlü yeniliğe ve değişime ayak uyduracak bir eğitim almış olan yazar hayatı boyunca çevresini aydınlatmak için uğraş vermiştir.

ESERLERİ:

* Bir Dinozorun Anıları
* Bir Dinozorun Gezileri
* İngiliz Edebiyatı Tarihi
* Shakespeare l
* Edebiyatta Ütopya Kavramı ve Thomas More
* D. H. Lawrance(İnceleme)
* Shakespeare ll
* Virginia Woolf

BAYAN'IN DÜŞÜNCELERİ:

Mina Urgan'ı size nasıl anlatsam bilemiyorum. Okuduğum ilk kitabıyla sanki aramızda çok farklı bir samimiyet oluştu. Ben onu çok sevdim :) 
Neden mi?
Bana en küçük mutlulukların aslında çok büyük mutluluklar olduğunu hatırlatan, denize olan sevgimi yeniden canlandıran o kadın, işte ne bileyim... :) Anlatılmaz yaşanır.
Ben Urgan'ın kitabını okurken sanki karşılıklı oturup iki fincan kahve içiyormuş gibi hissederek, onu gerçekten dinliyormuş gibi okudum. 
Mina Urgan'ın kitaplarını en kısa zamanda okumanız temennisiyle hoşça kalın!
Sevgiler...





25 Temmuz 2014 Cuma

#okuduklarım8: Ve Dağlar Yankılandı/Khaled Hosseini


Peri ve Abdullah...
Birbirini o kadar çok seven bu iki kardeş; uzun bir yolculuğun sonunda hiç beklemedik bir anda, hiç beklemedikleri bir şekilde ve hiç beklemedikleri kişilerin aracılığıyla yürek burkan bir durumla karşı karşıya kalıyor.

Kardeşlik bağlarının önemi, bu kitapta en iyi şekilde vurgulanmış. Hele ki bir ailesinin köklerinin nereye dayandığına, nereden geldiklerine, kim olduklarına ilişkin konuların, aslında hayatımızın oldukça önemli bir kısmında yer aldığını da vurguluyor.

Kitap dokuz bölümden oluşuyor ve bu bölümlerden en az beş tanesinde farklı şehirlerdeki, farklı yaşamlara değiniliyor. Fakat her yaşam en ince ayrıntısına kadar ele alınmış ve her bölümde sanki yeni bir roman yazılmaya başlanmış gibi düşünüyorsunuz.
Bu kitapta büyük bir emek olduğu çok ortada.



Kitabın sonunda gözyaşlarımı tutabilmek için çok direndim. Khaled Hosseini kitabını çok güzel bir biçimde sonlandırmış. Bu büyülü anlara şahit olabilmek için yapılacak tek şey bu kitabı alıp okumak...
Hosseini'den Uçurtma Avcısı kitabını da okumuştum ve çok beğenmiştim. Ve Dağlar Yankılandı, Hosseini'nin okuduğum ikinci kitabı. Bu kitabı da harika buldum. Hosseini bendeki beğenisini bu kitapla yeniden pekiştirdi. Diğer kitabı Bin Muhteşem Güneş'i de en kısa zamanda okumak için can atıyorum ;)



Yeni bir kitap yorumunda görüşmek üzere hoşça kalın. (Haber programı sonu gibi çok ciddi oldu ama neyse :) )
Sevgiler!

-KitaptanBayan


20 Temmuz 2014 Pazar

HerPazarBirYazar #3: Khaled Hosseini

khaled hosseini


      Khaled Hosseini, 1965'te, Afganistan, Kabil'de doğdu. Diplomat bir babanın ve öğretmen bir annenin ilk çocuğuydu.
Aile, 1980'de Sovyetler Afganistan'ı işgal ettiğinde siyasi sığınma talebiyle başvurdukları Amerika'da California'ya yerleşti. 


      
Yazar, 1993'te California Üniversitesi'nden mezun oldu. 1996'da, Los Angeles Cedars Sinai Tıp Merkezi'nde dahiliye ihtisasını tamamladı. 
Khaled Hosseini, dünya çapında en çok okunan ve sevilen romanlarından biri olarak tanınıyor.

Doktorluğu sırasında mesai öncesi sabahın erken saatlerinde yazılan ve 2003'te yayımlanan ilk romanı Uçurtma Avcısı'nı, 2007'de Bin Muhteşem Güneş takip etti.

Khaled Hosseini, Kuzey California'da İran asıllı Amerikan eşi Roya ve iki çocuğuyla hayatına devam etmektedir.


ESERLERİ

Roman:  Uçurtma Avcısı, Bin Muhteşem Güneş, Ve Dağlar Yankılandı 


ve dağlar yankılandı

bir muhteşem güneş


14 Temmuz 2014 Pazartesi

#okuduklarım7: Aynı Yıldızın Altında/John Green

Güneş ve Ay...
Aslında onlarda birer yıldızdır.
Fakat çıplak gözle baktığımızda daire şeklinde görebildiğimiz cisimleri, yıldız olarak adlandırırız.
Güneş en büyük yıldızdır.
Ay enerjisini Güneşten alır ve Yıldızlarda enerjisini Aydan alır.

Peki ya insanlar yaşama enerjisini nereden alır?
Belki de bu enerji, mutlak bir aşkta gizlidir...


''Yıldızların hastalık ile sağlık, ölüm ile yaşam arasına çektiği ince çizgide gidip gelen iki gencin, sayılı günlerinde sonsuzluğu bulma hikayesi...''


ARKA KAPAK BİLGİSİ

On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Grace'in birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır.

Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubunda boy gösterince Hazelın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır...

Alında bu arka kapak yazısı benim hiç hoşuma gitmedi. Çünkü kitapta yaşanacak olayların neredeyse tümü burada anlatılmış. Bence kitabın tüm büyüsü, bu yazıyla uçup gitmiş. Ne yazık ki ben ilk 150 sayfada bundan dolayı kitaba ısınamadım. 

Fakat okudukça artık bir şeyler beni kendine çekmeye başladı. Olaylar akıcı bir hal aldı ve kitap bir çırpıda okunup bitiverdi. Hazel ve Augustus'un mücadele verici yaşamına dahil olunca; ister istemez bazen kahkaha atıp bazense sulu göze bağlayıp hüngür hüngür ağlayan biri olup çıkıyorsunuz.

Bu çok sevilen kitabı okumakta biraz gecikmiş olabilirim. Belki sizde hala okumamışsınızdır. O zaman yapılacak tek şey, bu kitabı hemen edinip okumaya başlamak olacak...
Peki dediğinizi duyar gibiyim ;)

Sayfa: 320

Bu kitabı okumak işte böyle bir şey...









Bu arada kitabın geçtiğimiz ay filmi vizyona girdi. 
Filmi de çok sevilmiş, okuduğum yorumlara bakarsak...
Umarım filmini de izlerim <3

Kitabı hala okumadıysanız alıp okuyun :)
Sonraki kitaplarda buluşmak dileğiyle...
Sevgiyle kalın.







Bunlarda film afişleri... :)



13 Temmuz 2014 Pazar

HerPazarBirYazar #2: Franz Kafka

    Franz Kafka modern dünya edebiyat'ının ikonik ve özgün yazarlarından biridir. Temmuz 1883'te Prag’da ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka'nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. 3 kız kardeşi de kendisinden uzun yaşamıştır. Hukuk okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır. 

Yazıları, ilk olarak Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka'nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. 


Babaya Mektup'ta, Kafka'nın bakış açısından babasıyla olan ilişkisi gözükmektedir. Hayatta olduğu süre içerisinde 7 kitap yazmıştır, bunların yanında 3 tamamlanmamış roman ve bir çok mektup ve günlük bırakmıştır gerisinde. 
Kafka yakın arkadaşı Max Brod'dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir. Max Brod'un Kafka'nın bu isteğini yerine getirmemesi sayesinde bugün bu eserleri okuma şansına sahipiz. 

Kafka tüm eserlerini Almanca yazmıştır. Kafka modernist yazar olarak görülmektedir. Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma ve sorumluluk ayrıca otoriteye bireysel karşı koyma gibi temaları işlemiştir. 
Kafka’nın en tanınmış eserleri Dava, Şato ve Dönüşüm'dür. Yazar, 3 temmuz 1924'te verem'den ölmüştür.



ESERLERİ
Roman: Dava, Şato, Kayıp(Amerika)
Hikaye: Değişim(Dönüşüm), Bir Savaşın Tasviri, Taşrada Düğün Hazırlıkları, Şarkıcı Josephine Ya Da Fare Ulusu, Ceza Sömürgesi, Çin Seddi, Bir Akademiye Rapor
Mektuplar: Milena'ya Mektuplar, Babaya Mektup
Günlükler: Günlük 1-2, Aforizmalar


 Alıntıdır. 

10 Temmuz 2014 Perşembe

#okuduklarım6: Serenad/Zülfü Livaneli


Uzun zaman sonra bir kütüphane ziyareti yapmaya karar verdim. Aslında hangi kitabı alacağım konusunda da bir fikrim yoktu. Önce neler var, neler yok bir bakayım dedim. Raflara göz atmaya başladığımda, kitap seçiminde biraz zorlanacağım barizdi. Hatta en son elimde 3-5 kitapla dolanıp durdum biraz. Düşündüm, taşındım, süzdüm, eledim ve sonunda Serenad'ı alıp okumakta karar kıldım. İyi ki de öyle yapmışım.

Kitabın ilk 250 sayfasından bahsetmek istiyorum. Tabii ki olayları anlatmayacağım. :) Ama şunu söyleyeyim başlarda bu kadar bilgiyi hazmetmek oldukça zor oldu benim için. Hem duygusallığıyla, hem de tarihle ilgili bilgiler olmasından dolayı zorlandım. Bilmiyorum belki de tarihle fazla ilgilenmiyor olmam beni zorlamış olabilir. Ama tek kelimeyle kitap Muazzamdı!
Arka Kapakta yazıldığı gibi Maya Duran, 60 yıllık dokunaklı bir aşk hikayesinin ortasında buluyor kendini. Bu aşk başına birçok dert açsa da onun için yeni kapılar da aralıyor.

Bu arada şunu da söylemek isterim. Kütüphanede kitabı almak için oradaki amcaya kitabı gösterdiğimde şöyle sordu: ''Ne zaman bitirirsin?''
Gülümsedim. Kitabın kalın olması gözünü korkuttu, okuma süresince okuyabileceğimi düşünmedi sanırım :) Sana da selam olsun Kütüphaneci Amca :) Kitabı 3 günde bitirdim.

Maya Duran'la harika bir yolculuğa çıkmak, onun yaşamına dahil olmak adına alıp okuyun derim. Zülfü Livaneli'nin enfes bir romanına dokunup, okumak insanı heyecanlandırıyor doğrusu... :)
Bir sonraki kitapta görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın...

Bu da Schubert'in Serenad'ı. Keyifli dinlemeler...


6 Temmuz 2014 Pazar

HerPazarBirYazar #1: Sabahattin Ali

     
     Sabahattin Ali,  25 Şubat 1907'de Gümülcine'de doğar. İlk şiirleri Balıkesir'de çıkan Çağlayan Dergisinde yayınlanır. Yedi Meşale, Resimli Ay ve Varlık Dergilerinde çıkan şiirleri, öyküleri ve yazılarıyla tanınır.

    Eserlerinde Anadolu insanının sorunlarını, ezilen, sömürülen insanların acılarını ele alır. Aydınların, kentlilerin Anadolu insanına bakışını eleştirir.
Yapıtlarında; Anadolu, köy, kasaba hayatından aldığı acıklı konuları gerçekçi bir anlayışla işlemiştir.

    Köy ve kasaba perspektifinde Anadolu insanını, bu insanların düşünüş ve yaşayış tarzlarını anlattığı ''Kuyucaklı Yusuf'' romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir.
    Halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren ''Dağlar ve Rüzgar'' adlı kitabı yazın çevrelerinde büyük ilgi uyandırmış ve bazı şiirleri bestelenmiştir. Leylim Ley ve Aldırma Gönül adlı şiirleri bunlardan en bilinenleridir.

    Eserleriyle edebiyatımızın mihenk taşlarından olan Sabahattin Ali, siyasi düşüncelerinden ötürü ceza evlerinde kalır. Sabahattin Ali 1948'de henüz 41 yaşındayken trajik bir ölümle hayattan ayrılmıştır.

ESERLERİ

Şiir: Dağlar ve Rüzgar, Kurbağanın Serenadı ve Öteki Şiirlerle birlikte
Öykü: Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk, Kamyon, Bir Orman Hikayesi, Bütün Öyküleri, Hanende Melek
Roman: Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna
Oyun: Zanaatkarlar

Alıntıdır.

Alıntıdır.

1 Temmuz 2014 Salı

#okuduklarım5: Papatya Kokulu Hikayeler/Ender Haluk Derince

     Bazen mutluluk; küçük bir çikolatadır. Bazen bir demet çiçek. Bazen yağmurdan sonra duyulan toprak kokusudur. Bazen kulağa hoş gelen bir müzik. Bazense sadece bir kitaptır mutluluk. Huzura kavuştuğumuz, mutlu hissettiğimiz zamanlardan biridir; kitaplarla bir arada olduğumuz anlar...

     Neden insan kitap okudukça mutluluk saçar etrafına? Daha çok bilgi edindiğinden mi? Yoksa hoşça vakit geçirdiğinden mi? Peki okuduğumuz her kitaptan bir şeyler öğrenir miyiz? Emin değilim. Her kitapta bilgi edindiğimiz konusunda biraz tereddütlüyüm. Ben bilgi öğrenmek adına okumuyorum çoğu zaman kitaplarımı... Hoşça vakit geçirmek, dünyadaki sorunlardan ve sıkıntılardan uzaklaşmak için kitaplara sığınıyorum. Hatta bazen sırf kitap okumak için yaratılmışım diyorum kendi kendime :) Ama ne yapayım? Kendimle baş başa kaldığım, kimseyle konuşmadan farklı insanlar tanıdığım, türlü türlü maceralara atıldığım tek zaman, kitap okuduğum zamanlar oluyor genelde...
   
     Bu kez okuduğum kitabımda iki şeyi de aynı anda yaşadım. Hem bilgi edindim, hem de hoşça vakit geçirdim. Böyle hissettiğim ikinci kitabım oluyor bu. Menekşe Kokulu Hikayelerden sonra Papatya Kokulu Hikayeler...
Daha önce de söylemişimdir. Bu iki kitap da kokusuyla insanı gerçekten büyülüyor. Huzur veriyor insana ve okumak için daha bir can atıyorsunuz. Ama alerjiniz varsa sizin için pek de öyle olacağını sanmıyorum. Belki kitabın yanına bile yaklaşmak istemeyeceksiniz. AMAN DİKKAT DİYORUM!  Alerjisi olanlara duyurulur... :)

     Kitabın içeriğine gelecek olursak; tam 53 adet hikayeden oluşuyor. Kısa hikayeler olmasına karşın, çok da düşündürücüler. Hikayeleri okuduktan sonra çoğu kez düşündüm ben. Bazı yazıların altını da çizdim, yıldız koydum, işaretledim. :) Çok severek okudum bu kitabı da. Siz de severek ve sıkılmadan okursunuz sanıyorum. Vakit kaybetmeden alın, alamasanız da bulup buluşturun okuyun! Bundan sonraki kitaplarda da buluşmak dileğiyle.
Sevgiyle kalın...